Fizyolojik olarak ağrı reseptörlerinin uyarıldığını, özel ağrı lifleriyle beynimize iletilidiğini ve beynimizde ağrı bölgesindeki bilginin işlendikten sonra ağrının hissedildiğini paylaşan uzmanlar, ağrının tarih boyunca merak edilen bazı yönleri olduğunun da ifade ediyor.

Ağrının aslında vücudumuzu korumak için önemli bir sistem olduğunu dile getiren uzmanlar, bu durumun vücudumuza zarar verici hareketlerden, maddelerden kaçınmamızı sağladığı üzerinde duruyor.

Ağrının tedavi edilmediği sürece kişinin hayatını alt üst eden bir durum oluşturduğunu da belirten uzmanlar, bu sebeple ağrı başladığı andan itibaren altında yatan nedenin araştırması ve kronikleşmeden tedavi edilmesi gerektiğini işaret ediyor.

Tedavide en çok geç kalınan ağrılı durum fibromiyalji hastalığından yakınan hastalarda yaşanır. Fibromiyalji nedeni tespit edilemeyen, yaygın vücut ağrıları ile kendini gösteren, kaslarda, ensede, sırtta, bel, kol, bacak ve kalça ekleminde belirgin ağrı ile seyreden bir hastalıktır.

Bu hastalarda uyku bozuklukları, vücutta ağrılı hassas noktalar, eklemlerde sabah sertliği, ellerde ve kollarda uyuşma, şişlik hissi gibi şikayetler vardır. Kabızlık, gaz şişkinliğine de sık rastlanır. Sancılı ve düzensiz adet, tiroid hastalıkları, glikoz toleransı bozukluğu gibi hormonal bozukluklar da şikayetler arasındadır.

Fibromiyalji hastalarında yapılan kan ve görüntüleme tetkiklerinde ağrıyı açıklayacak patolojiye rastlanmaz. Bu nedenle çoğu hastanın bu bulguları psikolojik olarak algılanır ve bu yönde tedavi edilmeye çalışılır. Aslında ruh ile beden arasında yaşanan çatışma, çoğu ağrılı geçen bu sürece neden olur.