2026 yılına yönelik asgari ücret artışlarıyla ilgili beklentiler, uzmanlar tarafından dikkat çekici şekillerde ifade ediliyor. Dünya Gazetesi yazarı ve sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, 2026 yılının Türkiye için zorlu bir dönem olacağını vurgulayarak, asgari ücret zammı hakkında çarpıcı tahminlerde bulundu. Milyonlarca asgari ücretli, gelecek yıl yapılacak artışı merakla bekliyor.
Asgari Ücret Artışının Beklentisi
Erdursun, Türkiye'de hükümetin enflasyonu kontrol altına almaya çalıştığını ancak alım gücünün zayıflamaya devam ettiğini belirtti. Uzman, 2026 yılında asgari ücretin yaklaşık yüzde 20 oranında artırılmasını beklediklerini ifade etti. Bu tahminin, hedeflenen enflasyon oranının yüzde 16 olmasıyla ilgili olduğunu belirten Erdursun, "Yüzde 20 olur, yüzde 25 olur ama ben yüzde 20'lerde kalacağını düşünüyorum. Bir baskı olduğu söyleniyor, yüzde 20'nin üzerinde olmasın diye." dedi.
26-27 Bin TL Bandında Beklentiler
Uzman, son iki aydır hükümetin asgari ücrette yüzde 20 civarında bir artış planladığını dile getirerek, uluslararası finans şirketlerinin de 26-27 bin TL arasında bir asgari ücret olabileceği yönünde açıklamalarda bulunduğunu aktardı. Erdursun, kendi beklentisinin de bu seviyelerde olduğunu belirtti.
2026 Yılı Ekonomik Krizden Daha Fazlası Olacak
Erdursun, 2026 yılının Türkiye için "buhran yılı" olacağına dikkat çekti. Ekonomik kriz kavramının bu yıl için geçerli olduğunu ancak 2026 yılında durumun daha da kötüleşeceğini vurguladı. "Artık kriz 'küçük' kalacak." ifadesini kullanan uzman, asgari ücretli çalışanlar ve emekliler için bu dönemin zor geçeceğini öngördü.
Prim ve Vergi Düzenlemeleri Önerisi
Ayrıca, işverenlerin asgari ücretli çalışanlarına ek maliyetler yüklenmeden desteklenmesi gerektiğini savunan Erdursun, sigorta primleri ve vergilerin düşürülmesi gerektiğini belirtti. "Türkiye'de işveren, asgari ücretliye 5 bin TL fazladan para verse, devlet 2 bin 500 lira kendisine istiyor." diyen uzman, bu durumun işçilerin cebine daha fazla para girmesini sağlamak için düzenlenmesi gereken bir durum olduğunu ifade etti. Devletin, işverene maliyeti artırmadan bu artışı desteklemesi gerektiğini vurguladı ve işsizlik sigortası fonu gibi kaynakların kullanılarak hem işverenlerin hem de çalışanların korunabileceğini ekledi.