Amerika Birleşik Devletleri'nin önde gelen gazetelerinden The New York Times (NYT), Marmara Denizi altındaki Kuzey Anadolu Fay Zonu hakkında bir analiz yayımladı. Bu kapsamlı çalışma, bölgedeki sismik hareketliliğin büyük bir depreme zemin hazırlayabileceğine dair endişeleri gündeme taşıdı.
Marmara Denizi'nde Depremler ve Sismik Hareketlilik
NYT'de yer alan analiz, Science dergisinde yayımlanan bir çalışmaya atıfta bulunarak, Marmara Denizi'nde son zamanlarda meydana gelen orta büyüklükteki depremlerin, Ana Marmara Fayı üzerinde belirli bir bölgeye doğru ilerlediğini bildirdi. Analizde, Nisan 2025'te İstanbul'da hissedilen 6.2 büyüklüğündeki depremin bu sismik hareket zincirinin son halkası olduğu belirtildi.
Uzmanların Değerlendirmeleri
University College London'dan sismolog Stephen Hicks, NYT’ye yaptığı açıklamada, “İstanbul adeta nişan alınmış durumda” ifadesini kullandı. Science dergisindeki araştırmaya göre, son yıllarda gerçekleşen depremlerin, fayın 15-21 kilometrelik kilitli bir bölümüne doğru düzenli bir şekilde ilerlediği belirtiliyor. Bu bölgedeki olası bir kırılmanın, İstanbul'da 7 ve üzeri büyüklükte yıkıcı bir deprem yaratma potansiyeli taşıdığı vurgulanıyor. Ancak, bu kırılmanın ne zaman gerçekleşeceği ve yönü hakkında hâlâ belirsizlikler bulunuyor.
Kilitli Bölümün Tarihsel Durumu
Araştırma, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun bir bileşeni olan Ana Marmara Fayı’nın, özellikle İstanbul’un güneybatısındaki deniz altı kesiminin olağan dışı bir sakinlik gösterdiğine işaret ediyor. Bu bölümün en son 1766 yılında büyük bir deprem ürettiği ve o tarihten bu yana yaklaşık 160 kilometrelik bir kesimin kırılmadığı kaydediliyor.
Son Yirmi Yıldaki Sarsıntılar
Son 20 yıl içinde bölgedeki dikkat çekici sarsıntılar, bilim insanları tarafından kaydedildi. 2011 yılında fayın batı ucunda 5.2 büyüklüğünde bir deprem, 2012'de ise doğu ucunda 5.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. 2019 yılında fayın orta kesiminde 5.8 büyüklüğünde bir sarsıntı yaşanırken, 2025'te fayın doğu ucuna yakın bölgede 6.2 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Bilim insanları, bu dizilimin bir “göç eden deprem deseni” olabileceği ihtimalini değerlendiriyor. Ancak bu senaryonun kesin bir gerçeklik taşımadığı da ifade ediliyor.
Uzman Görüşleri ve Risk Yönetimi
Cornell Üniversitesi'nden uzman Judith Hubbard, bu küçük ölçekli sarsıntılar arasında göç ilişkisi olduğu iddiasına temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Hubbard, “Bunların birbirini takip ediyor gibi görünmesi tamamen tesadüf de olabilir.” değerlendirmesinde bulundu. NYT, bilim dünyasındaki farklı görüşlere rağmen, fayda uzun zamandır biriken gerilimin inkâr edilemez olduğunu vurguladı. Birçok araştırmacı, İstanbul çevresinde kaçınılmaz bir büyük depremin beklenmesi gerektiği konusunda hemfikir. GFZ Helmholtz Yer Bilimleri Merkezi’nden sismolog Patricia Martínez-Garzón, “Depremler öngörülemez. Ancak olağan dışı sinyalleri erken fark etmek ve risk azaltma adımlarını güçlendirmek zorundayız.” yorumunu yaptı. Hubbard, İstanbul’da yaşanabilecek çok büyük bir depremin “yakın tarihin en ağır insani felaketlerinden biri” olabileceğini belirtti.