Beyaz Saray’da Trump, Şara ve Fidan Zirvesi: Yeni Diplomasi Dönemi Başlıyor

Uluslararası siyasetin odak noktası haline gelen Beyaz Saray'da, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmet Şara'nın gerçekleştirdiği yüz yüze görüşme, 1946 yılından bu yana ilk Suriye lider ziyareti olarak tarihi bir önem taşıyor. Aynı gün Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da Beyaz Saray'da bulunması, bölgesel diplomasi açısından yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor. Uzmanlar, bu görüşmenin iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra bölgedeki dengeler üzerinde de önemli etkileri olacağına dikkat çekiyor.

Görüşmelerin İçeriği ve Önemi

Trump ve Şara arasındaki görüşme, iki ülke arasındaki yeni diplomatik süreci şekillendirme potansiyeline sahip. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada, Sezar Yasası’nın kaldırılması, Suriye’nin toprak bütünlüğü, Filistin'de ateşkes ve Ukrayna'daki savaşın sonlandırılması gibi konuların masada olduğunu belirtti. Bu bağlamda, Fidan'ın ABD ve Suriyeli yetkililerle gerçekleştirdiği görüşmelerin, Türkiye'nin bölgesel güvenlik ve istikrar açısından yeniden belirleyici bir rol üstlendiğini ortaya koyduğu ifade ediliyor.

Türkiye'nin Rolü ve Beklentiler

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yeliz Albayrak, Türkiye'nin bölgedeki karar belirleyici aktör konumunu vurgulayarak, Fidan'ın Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin güvenlik endişeleri üzerine önemli görüşmeler gerçekleştirdiğini söyledi. Türkiye'nin iki ana endişesi bulunuyor: sınır güvenliği ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilgili yapılanmalar. Diplomatik kaynaklara göre, taraflar 10 Mart Mutabakatı çerçevesinde bu sürece 30 günlük bir süre tanımış durumda. Bu süre içinde SDG’nin entegrasyonu ve güvenlik garantilerinin somutlaşması bekleniyor. Albayrak, bu sürecin Türkiye'nin güvenlik kaygılarını azaltma yönünde önemli bir adım olabileceğini ifade etti.

Riskler ve Sürecin İzlenmesi

Ancak, bölgedeki en büyük risklerin başında SDG’nin süreci uzatması ve İsrail’in olası provokasyonları gelmekte. Dürzi bölgelerinin silahsızlandırılması gibi taleplerin süreci hassas kıldığı biliniyor. Albayrak, entegrasyon sürecinin izlenmesi ve denetlenmesinin önemine vurgu yaparak, bu konuda sıkı mekanizmaların kurulmadığı takdirde sürecin kırılgan hale gelebileceğini belirtti. Mevcut durumun, Türkiye'nin kaygılarına yönelik bir yönelimde ilerlediği ifade ediliyor.

Türkiye’nin Diplomatik Rolü ve Gelecek

Trump ve Şara görüşmesi, yalnızca ABD-Suriye ilişkilerini değil, aynı zamanda Türkiye'nin bölgedeki diplomatik rolünü de yeniden şekillendiriyor. Türkiye, SDG’nin yeniden yapılandırılması ve Sezar Yasası’nın kaldırılması konularında masada yer alarak sürecin garantörlerinden biri haline geldi. Önümüzdeki haftalarda, 30 günlük entegrasyon takviminin nasıl ilerleyeceği, bölgenin geleceği açısından belirleyici bir unsur olacak. Bu gelişmeler, Türkiye'nin uluslararası arenada üstlendiği rolü daha da pekiştirebilir.

İLGİLİ HABERLER