Erişkinlerde en fazla fobiler, madde bağımlılığı, depresyon ve takıntıların gözlemlendiğini, çocuklarda ise yaygın olarak dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıktığını belirten uzmanlar, ruh sağlığı problemi yaşayan 6 kişiden birinin yalnızca yardım alma seçeneği üzerinde durduğunu hatırlatıyor.

Hayatının bir döneminde herhangi bir ruhsal bozuklukla karşı karşıya gelenlerin sayısının nüfusun yüzde 18'ini oluşturduğunu hatırlatan uzmanlar, çocuk ve yetişkinlerde klinik düzeydeki sorunlu davranışlarının oranını yüzde 11'i bulduğunu belirtiyor. Psikiyatrik yardım alma konusunda henüz gelişmemiş bir ülke olduğumuz üzerinde duran uzmanlar, bu nedenle hastalıkların kronikleştiğini ve beyin dokusunun azaldığını kaydediyor.

Kişilerin takıntılı düşüncelerinden ve davranışlarından bahsedebileceği üzerinde duran uzmanlar, bu bahsi geçen durumların hastalık düzeyinde olmasa bile karar vermeyi olumsuz etkileyen bir etken olduğunu paylaşıyor. Çocuklukla birlikte ortaya çıkan psikiyatrik bozuklukların olduğunu ancak bu belirtilerin herkesin mutlaka hasta olduğu anlamına gelmediğini de dile getiren uzmanlar, depresif hissetme ile depresyon oldukça farklı olduğunun altını çiziyor. Hayattan zevk almama, gelecek umudunun kaybolması, enerjinin azalması, uykunun bozulması gibi sorunların iki haftadan fazla sürmesinin, kişinin ev ve iş hayatındaki işleri yapmayacak duruma gelmesinin mutlaka araştırması gerektiğini hatırlatmamız gerekiyor.

Depresyondan farklı olarak depresif hissetme ise, gün içinde birkaç saat sürer veya olumsuz bir olaydan sonra ortaya çıkar yani kısa süreli olarak tanımlanıyor. Ayrıca depresyon, serotonin eksikliği olarak bilinse de son zamanda depresyonun eksikliğe bağlı değil serotonin fazlalığı olduğuna dair bilimsel yayınlar bulunmaktadır.