Bebeğin anne rahmine düşmesinin ardından bütün ihtiyaçlarının plasenta ve göbek kornoyla annesinden karşılanmasının anneleri tedirgin ettiğini paylaşan uzmanlar, annenin bedeninin maruz kaldığı her şeyin bebeğin de etkileyeceği düşüncesinin anneleri ürküttüğünü savunuyor. Vücutta meydana gelen ağrıların alarm olarak algılanması gerektiğini kaydeden uzmanlar, farklı hastalıklarda farklı ağrıların yaşanabileceğini paylaşıyor. Hamilelik döneminde fizyolojik ve anatomik değişikliklerin yaşandığını ifade eden uzmanlar, bu süreçte zaman zaman vücutta ağrıların oluşabildiğini de hatırlatıyor. Ağrıların sebebinin ortaya çıkarılmasıyla birlikte tedavi planlamalarının, ilaç dışı yollarla yapılabileceğini dile getiren uzmanlar, ağrı olduğu dönemde vücuda stres ile birlikte pek çok önemli maddenin kanda dolaşmaya başladığını ve ilaç kullanımını sınırlandırmak isterken başka sıkıntıların gün yüzüne çıkabileceğini hatırlatıyor. Gebelikte özellikle baş ağrısının en çok rastlanılan problem olduğunun altını çizen uzmanlar, yüksek tansiyon, sinüzit, göz bozukluğu ve migren gibi hastalıkların dışında da baş ağrılarının gelişebileceğini vurguluyor. Sıcak veya soğuk hava, susuz kalmak, gürültü, açlık, uykusuzluk gibi sebeplerinde baş ağrısını tetikleyebileceğinin üzerinde duran uzmanlar, hemen ilaca başvurmak yerine hafif bir yemek sonrası loş ve sessiz bir odanın kısmi olarak ağrıları dindireceğinde hem fikir. Hamilelik döneminde diş sorunlarını en aza indirebilmek için bebek düşünen kadınların mutlaka gerekli diş tedavilerini öncesinde gerçekleştirmeleri ve bitirmeleri gerektiğini kaydeden uzmanlar, gebelik sonrasında ertelenemeyecek kadar önemli diş tedavilerinin ilk 3 ayın bitiminde o bölge uyuşturularak yapılabileceğini paylaşıyor. Karın ve kasık bölgesinde ağrıların da hamilelik döneminde sık görüldüğünü belirten uzmanlar, bu ağrılarla dinlenerek, bol su içerek, duş alarak mücadele edilebileceğini ifade ediyor.