Çoğunlukla belirti vermeden sessiz sessiz ilerleyen miyomların, belirli bir büyüklüğü aştıktan sonra bağırsak fonksiyonlarını da etkilediğini paylaşan uzmanlar, miyomların tedavisinde geç kalınmaması gerektiğinin de altını çiziyor. Hemen hemen her yaşta kadında gözlemlenebilen miyomların oluşum nedenlerinin hala araştırıldığını belirten uzmanlar, ağırlıklı olarak 35-40 yaş aralığındaki kadınlarda daha fazla saptandığını da belirtmeden geçemiyor. Rahmin hem iç duvarında hem de dış yüzeyinde bir yada birden fazla miyomun ortaya çıkabileceğini paylaşan uzmanlar, özellikle ilaç ve cerrahi yöntemlerle tedavinin söz konusu olduğunu dile getiriyor. Uzmanlar miyomların alınmadığında hastanın organlarına baskı uygulayabileceğini ve ciddi sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verdiğini açıklıyor. Miyomlara tanının ultrason aracılığıyla konulduğunu ifade eden uzmanlar, tanı sonrasında hastanın cerrahi bir operasyona ihtiyaç duyup duymadığının hastanın şikayetlerine, miyomların yerleşimine, büyüme hızına ve kapladığı yere göre değiştiğini de hatırlatıyor. Laparoskopik ve açık cerrahi olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilen ameliyatlarda tümörün boyutu ve yerleşim yeri tercihi belirliyor. Bugün yaygın olarak kullanılan laparoskopik cerrahinin hastaya önemli kazanımları olduğunu kaydeden uzmanlar, miyom çıkarıldıktan sonra oluşan kanama durdurulamıyorsa, rahim içi dokuda aşırı gelişme, rahmin tamamında büyüme söz konusuysa genellikle doğurganlık yaşını geçmiş kişilerde rahimin alınmasının tercih edildiğini vurguluyor.