1980 yılında hastalığın ilk kez rapor edildiğinden bu yana dünyada 78 milyon kişinin HIV pozitif olduğunu ve bunların 35 milyonunun hastalığa bağlı hayatını kaybettiğini ifade eden uzmanlar, HIV hastalığı tedavi edilmediğinde enfeksiyonun başladığı ilk günden sonra yaklaşık 6 ila 10 yıl içerisinde bağışıklık sistemini çökerterek AIDS kompleksine ilerler ve kişi sıra dışı enfeksiyonlar ve en sık olarak da tüberküloz nedeniyle hayatını kaybettiğini işaret ediyor.

Güçlü ilaçlara rağmen HIV'in dünyanın Sahra-altı Afrika gibi gelir düzeyi düşük toplumlarda ve en çok kadın seks işçilerinde, tecavüz mağdurlarıyla yeni doğanlarda yaygın olduğunun altını çizen uzmanlar, öyle ki bu bölgelerde tüm yeni HIV vakalarının yüzde 26'sını kadınlar oluşturuyor.

Ülkemizde HIV oranın düştüğünü dile getiren uzmanlar, bilinen 15 bin HIV+ hastası olduğuna dikkat çekiyor. Fakat Dünya Sağlık Örgütü'nün benzer modeller üzerinden yaptığı öngörüyle gerçek sayı bunun 2 ila 3 katı kadar tahmin ediliyor. Daha çarpıcı olarak, son verilere göre ülkemizde yeni HIV tanı oranı yüzde 452 artmıştır' dedi. HIV virüsü taşıyan ve tedavi altında olmayan kişilerin cinsel salgılar ve kan yoluyla virüsü cinsel partnerlerine bulaştırdıklarını belirten Girgin; 'Şüpheli veya yeni partnerle seks ve çoklu partnerli seks hayatı virüsün bulaşma riskini taşır. Korunmada mutlaka kondom kullanımı gerekir. Ancak korkulanın aksine virüs, dokunma veya tükürük temasıyla yani tokalaşma, aynı ortamda yaşama veya öpüşmeyle geçmez.

Korunmanın yanı sıra erken tanı da büyük önem taşıyor. HIV şüphesi taşıyan bireyler en kısa sürede virüs testini yaptırmalılar. Testte pozitiflik bildirildikten sonra tedaviye başlanmalı yorumunda bulunuyor.