Işıl Işıl Ekranların Ötesinde: Gerçekten Ne Kadar Hazırız?

Geleceğin şehirleri olarak lanse edilen “akıllı şehirler”, 5G bağlantılar, yapay zekâ sistemleri, sensörlerle yönetilen trafik ve çevreci çözümlerle dikkat çekiyor. Ancak bu teknolojik cazibenin altında, genellikle gözden kaçan önemli bir gerçek yatıyor: altyapı eksiklikleri ve sosyal eşitsizlikler. Her ne kadar akıllı şehir konsepti parlak bir gelecek vaat etse de, bu dönüşümün arkasında çözülmesi gereken karmaşık ve pahalı yapısal sorunlar bulunuyor.

Teknolojiye Değil, Zemine Yatırım Gerek

Geleceğin Kumaşı, Kendi Kendini Onaran Malzemeler Geleceğin Kumaşı, Kendi Kendini Onaran Malzemeler

Akıllı şehir vizyonu; ulaşım, enerji, atık yönetimi ve güvenlik gibi alanlarda otomasyon ve veri analitiğiyle verimlilik sağlamayı hedefliyor. Ancak bu sistemlerin sorunsuz işlemesi için güçlü ve sürdürülebilir bir altyapıya ihtiyaç var. Ne var ki birçok şehirde hâlâ temel kanalizasyon, elektrik ve yol ağları modern standartların altında. Bu durum, yüksek teknoloji yatırımlarının boşa gitmesine neden olabiliyor.

Veriyle Yönetilen Şehirler, Veriyle Tıkanabilir

Akıllı şehirlerde toplanan büyük veri, karar alma süreçlerinde önemli rol oynuyor. Ancak bu verinin işlenmesi, güvenliği ve vatandaş mahremiyeti konusunda ciddi altyapı yatırımları şart. Bulut teknolojilerinden yapay zekâya kadar tüm sistemlerin güvenli çalışabilmesi için altyapının siber tehditlere karşı güçlü ve esnek olması gerekiyor. Aksi halde, teknoloji fırsattan çok risk haline gelebilir.

Altyapı Yetersizse Akıllı Sistemler Yavaşlar

Örneğin akıllı trafik ışıkları, şehir trafiğini daha akıcı hale getirmek için tasarlanır. Fakat altyapı yetersizse, bu sistemlerin senkronize çalışması zorlaşır. Aynı durum, akıllı enerji şebekeleri veya uzaktan yönetilen kamu hizmetleri için de geçerlidir. Bu noktada sadece teknolojiyi değil, onu taşıyacak fiziksel omurgayı da eş zamanlı geliştirmek gerekir.

Sosyal Katmanlar Unutulmamalı

Akıllı şehir projelerinde sıkça göz ardı edilen bir diğer konu da sosyoekonomik farklardır. Teknolojiye erişim, her vatandaş için eşit değildir. Yetersiz altyapıya sahip bölgelerde yaşayan insanlar, akıllı şehir sistemlerinden yeterince faydalanamayabilir. Bu da dijital uçurumu derinleştirir. Gerçek anlamda “akıllı” bir şehir, yalnızca verimli değil, aynı zamanda kapsayıcı olmalıdır.

Kapsayıcı Altyapı Planlaması Şart

Geleceğin şehirlerinin sürdürülebilir ve işlevsel olması için dijital teknolojilerle birlikte fiziksel altyapının da eş zamanlı ve planlı bir şekilde inşa edilmesi gerekir. Bunun için yerel yönetimlerin uzun vadeli stratejiler oluşturması, özel sektör ve akademi ile iş birliği yapması önemlidir. Ayrıca şehir planlamasına vatandaş katılımının sağlanması, sistemlerin daha verimli ve adil çalışmasına katkı sağlar.