İleri teknolojik yöntemlerden biri olan mikrolaparoskopinin özellikle kadın hastalıklarında geleceğin cerrahi tedavi yöntemi olacağını belirten uzmanlar, yara izini neredeyse yok denilecek kadar küçük hale getiren mikrolaparoskopinin hem estetik açıdan önemli kazanımlar sağladığını hem de etkin bir tanı ve tedavi yöntemi olarak kullanılabildiğini kaydediyor.

Miyomlardan çikolata kistlerine, idrar kaçırmadan kadın kanserlerine kadar pek çok hastalığın tedavisinde kapalı ameliyat olarak bilinen laparoskopinin yöntem olarak ön plana çıktığını işaret eden uzmanlar, üstelik tıp teknolojisindeki hızlı gelişme, laparoskopinin de ötesine geçilmesini sağladığını paylaşıyor.

Son 5 yıldır giderek daha yaygın olarak kullanılan mikrolaparoskopi yöntemindeki cerrahi aletlerin, standart laparoskopiden çok daha minik ama çok daha işlevsel olmasıyla dikkat çektiğini vurgulayan uzmanlar, standart laparoskopide kullanılan 5-12 milimetre çapındaki cerrahi aletler mikrolaparoskopide sadece 2 milimetreye indiğini açıklıyor. Bu da neredeyse bir kürdan çapının inceliğinde yara izi anlamına geliyor.

Özellikle kozmetik açıdan yara izinin yok denecek kadar az olmasıyla dikkat çeken bu yöntem hakkında bilgi veren uzmanlar, günümüzde jinekolojik hastalıkların mikrolaparoskopi yöntemi sayesinde başarıyla ameliyat edilebildiğini işaret ediyor.

Üstelik bu yöntem sayesinde artık ameliyattan birkaç hafta sonra yara izleri tamamen fark edilmeyecek hale geliyor, hatta bazı durumlarda dikiş bile gerekmiyor. Yara izinin neredeyse yok denecek kadar az olmasını sağlayan mikrolaparoskopi sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda etkin bir tanı ve tedavi yöntemi olmasıyla da öne çıkıyor.