Bir çocuğun açlıktan kıvrandığını düşünün. Karnı şişmiş, gözleri çökük, elinde böceklenmiş bir ekmek parçası… Yemek istemiyor, çünkü tadı berbat, ama yemek zorunda çünkü başka seçeneği yok. Bu, Gazze’deki yüz binlerce insanın her gün yaşadığı gerçek. Şimdi bir de düşünün ki, o tek dilim ekmeği bile bulamayacaklar. Çünkü yardım mutfakları birer birer kapanıyor.

Dünyanın gözü önünde, insanlık dışı bir abluka ile Gazze’de açlık krizi kasıtlı olarak derinleştiriliyor. World Central Kitchen gibi uluslararası yardım kuruluşları, İsrail’in engellemeleri ve malzeme yokluğu nedeniyle faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu demek oluyor ki, her gün 500 bin kişiye ulaşan sıcak yemek hizmeti artık yok. Kimi zaman bir kase çorba, bir parça ekmek, bir avuç pirinç pilavı… Hayatta kalmak için tek umut olan bu küçük yardımlar bile kesildi.

Piyasada un kalmadı. Kalanlar ise yenilemeyecek kadar kirli. "Unun içinde kurt, böcek, kum var ama mecburuz" diyen babalar, çocuklarını zehirli gıdalarla beslemek zorunda. Bir çuval unun fiyatı 500 dolara çıkmış durumda. Bu parayı nereden bulacaklar? Toprak mı yiyecekler?

BM, Gazze’deki 2 milyon insanın "yaygın açlık" tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Çocuklar, hamile kadınlar, yaşlılar, hastalar… Hepsi ölümle burun buruna. Günde tek bir öğün yemek bulabilenler şanslı sayılıyor. Açlık o kadar vahim ki, insanlar BM depolarını yağmalıyor. Hamas, yağmacıları idam ederek kontrol sağlamaya çalışıyor. Açlık, insanları çaresizliğe, çaresizlik ise çılgınlığa sürüklüyor.

İsrail, yardımların Hamas’a ulaşacağını iddia ederek ablukayı sürdürüyor. Peki, Hamas’ın eline geçmesin diye binlerce masum insan açlığa mı mahkum edilmeli? Bu kolektif bir cezalandırma değil mi? Uluslararası toplum ise sadece "endişelerini" dile getirip geçiştiriyor. Yardım kamyonları sınırda bekliyor, insanlar açlıktan ölüyor. Dünya bu vahşete ne zaman "dur" diyecek?

Gazze’de her gün sessizce bir soykırım işleniyor. Bir bebek açlıktan ağlarken annesinin sütü yok. Bir baba, çocuklarını doyuramadığı için çıldırmanın eşiğinde. Bir dede, torununa ekmek bulamadığı için kendini suçluyor. Bunlar sadece rakamlar değil, gerçek insanlar. Onların çığlıklarını duymamak için insanlıktan çıkmak lazım.

Dünya, Bosna’da, Rwanda’da, Suriye’de yaşananlardan hiç mi ders almadı? Tarih, bu zulme sessiz kalanları asla affetmeyecek. Gazze’nin çığlığına kulak verin! Bu bir insanlık meselesidir. Susmak, suça ortak olmaktır.