Hava yollarının daralması ile kendini gösteren astımın ataklar halinde gelen bir hastalık olduğunu ifade eden uzmanlar, halk arasında astım arasında doğru bilinen pek çok yanlış olduğunu vurguluyor.

Astıma genetik ve çevresel faktörlerin sebebiyet verdiğinin altını çizen uzmanlar, genetik yapı, cinsiyet ve şişmanlığın bireyin kendisine ve ailesine ait faktörler arasında bulunduğunu savunuyor. Çevresel faktörlerin de genetik yatkınlığı yüksek kişilerde astımın ortaya çıkmasında önemli olduğu üzerinde duran uzmanlar, halk arasında astımın bulaşıcı olduğu yönünde yanlış bir inanış bulunduğunu belirtiyor. Astımda herhangi bir enfeksiyon durumunun söz konusu olmadığını paylaşan uzmanlar, bu sebeple astım hastalığının bulaşıcı olmadığını işaret ediyor.

Astım tedavisinde sıklıkla kullanılan nefes açıcılar konusunda da halk arasında yanlış kanıların yer bulduğunu paylaşan uzmanlar, astım tedavisinde kullanılan ne nefes açıcı spreylerin ne de kuru toz şeklindeki ilaçları bağımlılığa sebep olmadığını ifade ediyor.

Sprey/kuru toz uygulayıcıların kullanıldığında, ilaç hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaştığını kaydeden uzmanlar, bu sayede ilaç verilmesinin bağımlılık yapmasının mümkün olmadığını vurguluyor.

Astımlı hastalara kortizonun hastalığın alevlendiği veya kriz durumlarında, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verildiğini de hatırlatan uzmanlar, kana hemen hemen hiç karışmayan sprey şeklindeki kortizonun neredeyse hiç yan etkisi bulunmadığı üzerinde duruyor. Bazı hastalarda sprey şeklindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikayetlerinin gözlemlenebileceğini dile getiren uzmanlar, bu tür şikayetler spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanmasıyla önlenebileceğinin altını çiziyor.