Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, enflasyon beklentilerini yükseltme kararı alarak dikkatleri üzerine çekti. Banka Başkanı İbrahim Karahan, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 25-29 aralığından yüzde 31-33 aralığına yükselttiğini duyurdu. Açıklamalar, sosyal medya platformlarında tartışmalara yol açtı ve ekonomistlerden çeşitli eleştiriler geldi.
Enflasyon Raporunun Detayları
Karahan, yılın son enflasyon raporunu sunarken, 2025, 2026 ve 2027 yılları için belirlenen ara hedeflerin sırasıyla yüzde 24, yüzde 16 ve yüzde 9 olarak korunduğunu ifade etti. Ekonomik veriler ışığında, son iki ayda dezenflasyon sürecinin yavaşladığını belirten Karahan, yılın geri kalanında dezenflasyonist görünümün devam edeceğini öngördüklerini aktardı. Ancak son iki ayda gerçekleşen enflasyonun tahmin aralıklarının üzerinde olduğunu da vurguladı. Gıda enflasyonunun etkisinin belirgin olduğunu dile getiren Karahan, ana eğilim göstergelerinin dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösterdiğini ifade etti.
Sosyal Medyada Gelen Tepkiler
Merkez Bankası’nın enflasyon tahminini yukarı çekmesi, sosyal medya kullanıcıları arasında tartışmalara neden oldu. Birçok paylaşımda, enflasyon tahminlerindeki tutarsızlıklar ve bu durumun yarattığı güvensizlik dile getirildi. Eski Hazine Müsteşarı ve CHP'li Faik Öztrak, hükümetin 2024 yılında açıkladığı Orta Vadeli Program'daki (OVP) enflasyon tahmininin yüzde 17,5 olduğunu hatırlatarak, "Pas deyip, 'Nas' deyip enflasyonu artıran suyun başında durdukça güven olmaz. Ne beklenti düzelir, ne de tahminler tutar," şeklinde bir değerlendirme yaptı.
Ekonomistlerin Görüşleri
Ekonomist Emre Alkin de enflasyon hedeflerindeki tutarsızlıklara dikkat çekti. Siyasal iktisatçı İnan Mutlu ise dünya genelinde gıda fiyatlarının düşmesinin aksine, Merkez Bankası'nın enflasyon tahminini yükseltmesini eleştirerek, "Merkez Bankası, zirai don ve kuraklık gibi nedenlerle yılsonu enflasyon tahminini yüzde 31-33'e yükseltti. İklim krizi sadece Türkiye'yi vuruyor olmalı," ifadelerini kullandı. Bu durum, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri ve ekonomik yönetimle ilgili daha geniş bir tartışmanın fitilini ateşlemiş durumda.