Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kobani Davası kapsamında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'ın durumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, AK Parti Grup Toplantısı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin kararının kesinleştiğini belirtti. Bu kararın ardından, ilgililerin mahkemeye başvurması durumunda gerekli değerlendirmenin yapılacağını ifade etti.
AİHM Büyük Dairesi Kararının Detayları
Bakan Tunç, AİHM Büyük Dairesi'nin Adalet Bakanlığı'nın itirazını reddettiğini hatırlatarak, "Daire kararı kesinleşmiş oldu. İlgililerin müracaatı durumunda mahkeme tarafından değerlendirilecek. Bu süreci hep beraber beklemek gerekecek." dedi. Bu açıklama, Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna dair hukuki süreçte yeni bir aşama yaşandığını ortaya koyuyor.
Devlet Bahçeli'nin Değerlendirmesi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, Demirtaş'ın tutukluluğuna ilişkin bir açıklama yapmıştı. Bahçeli, "Hukuki yollar sonuca ulaşmıştır. Demirtaş'ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır." diyerek, gelişmelerin olumlu olacağını ifade etti. Bu açıklamalar, Demirtaş'ın durumu üzerine kamuoyunda artan tartışmaların bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Selahattin Demirtaş'ın Hukuki Süreci
Selahattin Demirtaş, 2016 yılında tutuklanmış ve HDP'nin eski eş genel başkanı olarak kamuoyunda geniş bir dikkat çekmişti. Demirtaş, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak yargılanmış ve 42 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu süreçte, partinin bir diğer eş genel başkanı Figen Yüksekdağ da 30 yıl 3 ay hapis cezası almıştı.
AİHM'nin Demirtaş Üzerine Verdiği Kararlar
AİHM, Demirtaş'ın durumu ile ilgili olarak daha önce de çeşitli kararlar almıştı. 2'nci Daire, ilk olarak 8 Temmuz 2023 tarihinde Demirtaş'ın tutuklanmasını "hukuki açıdan sorunlu" bulmuş, ardından 7 Ekim 2023'te de tutukluluğu hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. Bu kararlar, Demirtaş'ın durumu üzerinde uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmiştir.
Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğu ve AİHM'nin kararları, Türkiye'deki hukuk sistemi ve insan hakları konularında süregelen tartışmaların bir parçası olarak öne çıkmaya devam ediyor.
