Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye ile Azerbaycan’ın Shafag-Asiman Projesi kapsamında yeni bir enerji iş birliğine imza attığını açıkladı. Anlaşmayla TPAO, Azerbaycan devlet şirketi SOCAR ve bp arasında yeni bir ortaklık kuruluyor.
Ortaklık tarihi bağlar ve vizyonla güçleniyor
Bayraktar, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 30. Bakü Enerji Haftası’nın açılışında yaptığı konuşmada, iki ülkenin ortaklığının tarihi ve kültürel temeller üzerine kurulu olduğuna dikkat çekti. Shafag-Asiman Anlaşması’nın bu bağı enerji alanında daha da derinleştireceğini vurguladı.
Bakan, “Azerbaycan’da petrol ve doğal gaz üretimimizi artıracak bu anlaşmayla enerji iş birliğimizi stratejik boyuta taşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin enerji vizyonu netleşiyor
Konuşmasında Türkiye’nin enerji politikasına da değinen Bayraktar, arz güvenliği, dışa bağımlılığın azaltılması ve uygun fiyat hedeflerine dikkat çekti. Yenilenebilir enerji, nükleer santral projeleri ve kritik minerallerin bu vizyona katkı sağlayacağını belirtti.
Geçtiğimiz yıl Türkiye'nin kurulu gücüne 7 gigavat yenilenebilir enerji eklendiğini hatırlatan Bayraktar, güneş ve rüzgar kapasitesinin 2035’e kadar 120 gigavata ulaşmasının hedeflendiğini söyledi.
Sakarya Gaz Sahası ve madencilik yatırımları büyüyor
Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda günlük 9,5 milyon metreküp doğal gaz üretildiğini aktaran Bayraktar, bu miktarın 2025’te iki katına, 2028’de ise 40 milyon metreküpe çıkarılmasının planlandığını ifade etti.
Ayrıca nadir toprak elementleri başta olmak üzere stratejik maden arama ve işletme faaliyetlerinin de yoğunlaştığını, bu alanda hem yurt içinde hem yurt dışında yeni yatırımlar yapıldığını bildirdi.
Shafag-Asiman ortaklığı enerji denklemine yön verecek
Shafag-Asiman sahası üzerinde yapılacak iş birliği, yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmayacak, Türkiye ve Azerbaycan’ın bölgesel enerji vizyonuna da hizmet edecek. TPAO’nun SOCAR ve bp ile birlikte geliştireceği bu ortaklık modeli, iki ülkenin enerji diplomasisinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyor.
Bölgedeki kaynakların verimli kullanımı, arz güvenliğinin sağlanması ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi gibi hedeflere katkı sağlayacak bu proje, enerji alanında uluslararası iş birliklerine de örnek teşkil edebilir.
