41,7257 %0,23
48,5437 %0,43
5.406,09 % 1,21
Ara
Medya24 Gündem Çocukların Akıllı Telefon Kullanımında Küresel Eğilimler: Danimarka ve Japonya'nın Yaklaşımları

Çocukların Akıllı Telefon Kullanımında Küresel Eğilimler: Danimarka ve Japonya'nın Yaklaşımları

Okunma Süresi: 4 dk

Dünyada çocukların akıllı telefon kullanımı, hükümetlerin gündeminde önemli bir tartışma konusu haline geldi. Danimarka, 15 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya yasağı getirmeyi düşünürken, Japonya ise bu kullanımı günde iki saatle sınırlıyor. Bu gelişmeler, Türkiye’deki uygulamalar açısından da dikkat çekici bir karşılaştırma sunuyor.

Danimarka'nın Sosyal Medya Yasağı Planları

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, parlamentoda yaptığı açılış konuşmasında, 15 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya kullanımına yasak getirmeyi düşündüklerini duyurdu. Frederiksen, bu kararın arka planında, çocukların giderek artan kaygı, depresyon ve dikkat dağınıklığı yaşadığına dair endişeleri olduğunu belirtti. Ülkede, 11-19 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 60'ı boş zamanlarında hiç arkadaş görmemekte ve 13 yaş altındaki çocukların yüzde 94'ü sosyal medya hesabına sahip.

Yeni plan, 15 yaş altına sosyal medya yasağını ve okullarda cep telefonlarının tamamen kaldırılmasını kapsıyor. Aileler, 13 yaşından itibaren yazılı izinle istisna tanıyabilecek. Bu karar, Danimarka'nın şubat ayında aldığı "okullarda cep telefonu yasağı" kararının bir uzantısı niteliğinde. Danimarka Dijitalleşme Bakanı Caroline Stage, bu yaklaşımı “dijital esaretten kurtuluş” olarak tanımlayarak, çocukların dijital hayatlarını gözetmeyen platformlarla baş başa bırakılmaması gerektiğini vurguladı.

Japonya'nın Sınırlayıcı Modeli

Danimarka’nın aksine Japonya, çocukların akıllı telefon kullanımını yasaklamak yerine sınırlama modeli benimsiyor. Ülkenin Toyoake kasabasında, belediye meclisi tarafından alınan kararla, çocukların telefon kullanım süresi günde iki saatle sınırlandırıldı. Yaklaşık 69 bin nüfuslu bu kasabada herhangi bir cezai yaptırım uygulanmamakta; uygulamanın amacı farkındalık yaratmak.

Belediye Başkanı Masafumi Koki, bu uygulamanın başarılı olup olmadığını değerlendirmenin, bireylerin telefon kullanım süreleri hakkında düşünmeye başlamasıyla mümkün olduğunu ifade etti. Gençlerin, sınırların düşündürücü olduğunu belirtmesi, uygulamanın etkilerini gözler önüne serdi. Japonya Çocuklar ve Aileler Ajansı’na göre, ülke genelinde gençler hafta içinde ortalama beş saatten fazla çevrimiçi zaman geçiriyor.

Küresel Eğilimler ve Diğer Ülkelerin Yaklaşımları

Danimarka ve Japonya, gençlerin dijital alışkanlıklarını düzenlemeye çalışan birçok ülke arasında yer alıyor. Fransa, 2018’den bu yana ilkokul ve ortaokullarda cep telefonu kullanımını yasakladı. Hollanda, 2025 itibarıyla sınıflarda eğlence amaçlı cihaz kullanımını yasaklama kararı aldı. Finlandiya ise bu yıl eğitim saatlerinde telefonların yalnızca öğretmen izniyle kullanılabileceğini belirtti. Belçika, 2025'te okullarda cep telefonlarını yasakladı ve bu yasağın özellikle ilkokul çağındaki çocukları ekran baskısından korumayı amaçladığı ifade edildi.

Ayrıca, Brezilya, tüm kamu okullarında telefon kullanımını yasaklayan bir düzenleme getirdi. Güney Kore, 2026’da sınıf içi telefon yasağını ülke geneline yaymayı planlıyor. İsveç de 2026 sonbaharından itibaren öğrencilerin ders sırasında telefonlarını teslim etmelerini zorunlu hale getirecek. Bu politikaların ortak gerekçesi ise dikkat dağınıklığı, siber zorbalık, uyku bozukluğu ve akademik performans düşüşü olarak öne çıkıyor.

Türkiye'deki Uygulamalar ve Tartışmalar

Türkiye'de ise Milli Eğitim Bakanlığı, 2023-2024 eğitim yılı için yayımladığı genelgeyle sınıf içinde cep telefonu bulundurmayı yasakladı. Bazı okullar, öğrencilerin telefonlarını derse girmeden teslim ettikleri “telefon dolapları” uygulamasına geçiş yaptı. Ancak uygulama konusunda tutarsızlıklar söz konusu; bazı okullarda teneffüslerde telefon kullanımı serbestken, diğerlerinde tamamen yasak. Eğitimciler, bu yasakların öğrencilerin dikkatini toplamasına yardımcı olduğunu belirtirken, veliler acil durumlarda iletişim kuramama endişesini dile getiriyor.

Uzmanlar, dijital bağımlılıkla mücadelede yalnızca yasakların yeterli olmayacağını, rehberlik, bilinçlendirme ve dijital okuryazarlık eğitimlerinin de önemli olduğunu ifade ediyor. Kopenhag Üniversitesi'nden eğitim sosyoloğu Signe Madsen, yasakların geçici bir çözüm sunduğunu ancak gençlerin dijital dünyada nasıl var olacaklarını öğretmenin daha kalıcı bir çözüm olduğunu belirtiyor. Japonya'daki uygulamanın kültürel bir uyum örneği olduğunu ifade eden Tokyo Üniversitesi'nden psikolog Aiko Fujimoto ise, Japonya'nın amacının yasak koymak değil, düşünme alışkanlığı kazandırmak olduğunu vurguluyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *