Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Marmara Denizi'ndeki deprem riski ile ilgili çarpıcı bir değerlendirme yaparak, bölgede bazı fay segmentlerinde “fay valfi”nin açık olduğunu açıkladı. Bu durum, yer altındaki sıcak su ve gaz çıkışlarının büyük depremler için gerekli olan gerilimin birikmesini engellediğini gösteriyor. Bektaş, bu tezi destekleyen tarihsel depremleri de örnek vererek, Marmara'nın deprem potansiyeline dair yeni bir bakış açısı sunuyor.
Marmara'daki Yeraltı Hareketleri ve Fay Valfi Tezi
Prof. Dr. Bektaş, Marmara Denizi'nde meydana gelen yer altı hareketlerinin, bölgedeki büyük depremleri önleyebileceğine dikkat çekti. “Marmara’da fay valfi açıktır” ifadesiyle, bu durumun yüksek gerilimin birikmesini engellediğini vurguladı. Özellikle Tekirdağ-Orta Marmara ve Çınarcık Çukurları'nda gözlemlenen sıcak su ve metan gazı çıkışları, fay valfinin açık olduğunu gösteriyor. Bu tür doğal olaylar, Marmara Fayı'nın bazı segmentlerinde büyük bir depremin oluşma potansiyelini azaltabilir.
Kumburgaz Fayı ve Gerilim Birikimi
Bektaş, Kumburgaz Fayı üzerinde durarak, bu segmentin yeterli gerilim biriktiremediğini belirtti. Büyükçekmece açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin de, Kumburgaz Fayı'nda büyük bir kırılmanın olmadığını ortaya koyduğunu ifade etti. Bu durum, bölgedeki fayların dinamikleri hakkında yeni düşünceler geliştirilmesine neden oluyor.
Tarihsel Depremler ve Fay Valfi Tezi
Prof. Dr. Bektaş, 1935, 1963 ve 2025 yıllarında meydana gelen depremleri, “açık fay valfi” tezini doğrulayan örnekler olarak sundu. Bu depremler, Marmara bölgesindeki fayların davranışları ve potansiyel depremsellik açısından önemli veriler sağlıyor. Bektaş’a göre, bu tarihsel olaylar, bölgedeki sismik riskin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Osman Bektaş'ın açıklamaları, Marmara Denizi'ndeki deprem senaryolarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Fay valfi kavramı, bölgedeki sismik aktivitelerin anlaşılmasında önemli bir rol oynayabilir.
