Anoreksiya hastalığının üç temel özelliğinden birinin ergenlik döneminde ve kadınlarda daha fazla gözlemlenmesi olduğunu işaret eden uzmanlar, çocukluk döneminde anne ile yaşanan bağlanma problemlerinin bu hastalığın altında yattığını, ancak ergenlikle birlikte açığa çıktığını dile getiriyor.

Hastalığın 12 ile 25-30 yaş arasında baş gösterdiğini, bunun da pek çok biyolojik sebebi bulunduğunu paylaşan uzmanlar, hastalığın batı toplumlarında da ne yazık ki git gide yayıldığını savunuyor.

Ülkemizde de özellikle kız çocuklarında bireyselleşmenin artmasıyla birlikte, toplumun sosyolojik yapısının değiştiğini, anne-kız bağlanma biçimlerinde farklılaşma yaşandığını kaydeden uzmanlar, bu sebeplerle artık anoreksiya vakalarının her geçen gün arttığını ileri sürüyor.

Anoreksiya hastalığının en önemli belirtilerinden birinin de hastalık öncesinde söz konusu kişilerin kilolu veya hafif kilolu olduğunu hatırlatan uzmanlar, hastalarda iştahın olduğunu, sürekli yemekle ilgilendiklerini, yemek tariflerini okuduklarını, evin çeşitli yerlerine yemek sakladıklarını dile getiriyor.

Hastalığın üçüncü özelliğinin kişilerin kilo kaybetmiş olmalarına rağmen kendilerini şişman olarak hissetmeleri olduğunu kaydeden uzmanlar, bireylerin bedenleriyle küstüğünü kaydediyor.

Anoreksiya nervozanın psikiyatrik hastalıklar içerisinde intihar haricinde en fazla ölüme neden olan hastalık olduğunu ifade eden uzmanlar, hastanın yemeyi içmeyi bırakıp kansızlık, kalp ritim bozukluklarına yakalanmasının söz konusu olduğunu, kan ve kolesterol oranlarının değiştiğini ve metabolizmasının alt üst olduğunu vurgulayan uzmanlar, hastalığın yaşamsal faaliyetleri sekteye uğrattığı üzerinde duruyor.