Sert Anayasa
Anayasalar, toplum sözleşmeleridir. Ancak kimin tarafından yapıldığına göre içerik ve karakter açısından büyük farklılıklar gösterebilir. Kurtarıcılar ya da silahlı örgüt mensupları tarafından yapılan anayasalar ile siviller tarafından hazırlanan anayasalar aynı olmaz.
Kurtarıcılar (ülkeyi kuranlar), çoğunlukla "sert anayasa" yaparlar. Ancak bazı durumlarda, örneğin bizim 1920 Anayasası gibi, daha yumuşak anayasalara da imza atabilirler. Daha sonraki dönemlerde ise, özellikle 1960 ve 1982 Anayasaları gibi, silahlı güçlerin etkisiyle yapılan anayasalar sert yapıda olmuştur.
Bu iki anayasanın sert olmasının temel sebebi, sivil yönetime güven duyulmaması, sivillerin ülkeyi yönetemeyeceği veya bölebileceği yönündeki endişelerdir. Ordu mensuplarının dikkate aldığı temel konu, bu kaygılardır.
Bu topraklarda sivillerin ya da demokratların hazırladığı bir anayasa örneği ne yazık ki bulunmamaktadır. Oysa bu konuda temel örnekler, Avrupa’daki anayasalardır. Demokratlar veya siviller tarafından hazırlanan anayasalarda genellikle daha yumuşak bir üslup benimsenmiş; toplumla ilgili hassasiyetler dikkate alınmış ve karşılıklı sözleşmenin ilkeleri açıkça belirtilmiştir.
Tabii, demokrat kavramı da kendi içinde ayrılmalıdır. Demokrat olarak görünen siviller ile demokrat olmayan sivilleri ayırmak gerekir. Demokrat olmayan sivillerin hazırladığı anayasa örnekleri arasında Rusya, Suriye ve İran gösterilebilir. Bu ülkelerde anayasalar siviller tarafından yapılmış olsa da, içerikleri oldukça serttir.
Toplumda genellikle sanıldığı gibi, sert anayasaların sadece ilk üç ya da dört maddenin değiştirilemezliğinden kaynaklandığı düşünülür. Oysa asıl mesele, bu maddelerin değiştirilmesi için getirilen son derece katı kurallardır. Bazı grupların menfaatleri en üst düzeyde korunur. Hatta bazı durumlarda anayasanın değiştirilmesi için sadece parlamentoya ihtiyaç duyulur.
Örneğin Türkiye'deki anayasanın değiştirilmesi için en az 400 milletvekilinin oyu gerekmektedir. Peki, anayasa gerçekten bir toplum sözleşmesi ise, bu sözleşmenin halk tarafı olan toplumun en az yüzde 20’si bir değişiklik talep ettiğinde, bu anayasa değiştirilebilir mi? İşte bu da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Madem anayasalar toplum sözleşmesidir; o hâlde sadece devletin değil, halkın da kurallarının bu metinlerde yer alması gerekir. Yani her iki tarafın uzlaştığı, karşılıklı haklarını koruyan ve çağın gereklerine uygun bir metin olmalıdır.
Sonuç olarak, Türk toplumunun bir gün yumuşak anayasalara kavuşması ve bu anlayışın hayata geçmesi en samimi dileğimiz olmalıdır.