Almanya hükümeti, Gazze'de devam eden insani kriz ve katliamlar karşısında daha etkin bir politika benimsemesi yönünde baskı altında. Bilim, siyaset ve diplomasi alanında 170'den fazla önde gelen isim, hükümetin İsrail'e koşulsuz destek vermektense, iki devletli çözüm sürecine odaklanması gerektiğini vurguladı. Bu çağrı, Almanya'nın Orta Doğu'daki rolü ve politikaları üzerine önemli bir tartışma başlattı.
Orta Doğu Politikasında Değişim İhtiyacı
Eski Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell ile eski İsrail Meclis Başkanı Avraham Burg'un da aralarında bulunduğu isimler, Almanya'nın Gazze'deki duruma karşı daha duyarlı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini dile getiriyor. Almanya'nın, Filistin'in tanınmasını iki devletli çözüm sürecinin bir parçası olarak görmesi gerektiği belirtiliyor. Bu durum, hükümetin mevcut pozisyonuna karşı artan eleştirilerin başında geliyor.
Holokost Sorumluluğu ve Koşulsuz Destek
Bildiriyi imzalayan isimler, Almanya'nın Holokost nedeniyle İsrail'e karşı olan sorumluluğunun, koşulsuz destek vermeyi gerektirmediğini ifade etti. Almanya'nın İsrail'e sunduğu desteğin, uluslararası hukuk, Filistinlilerin temel hakları ve bölgesel barış çabalarıyla uyumlu olması gerektiği vurgulandı. Bildiride, Almanya'nın bu sorumluluğunun, hükümete değil, Yahudilere karşı olduğu belirtildi.
İsrail Merkezli Ürünlere Yasağı Talebi
Alman hükümetine yönelik çağrılarda, İsrail'e tüm silah ve askeri teçhizatın ihracatının yasaklanması, Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki ortaklık anlaşmasının askıya alınması ve İsrail merkezli ürünlerin Avrupa Birliği'ne ithal edilmesinin yasaklanması talep edildi. Bu talepler, Almanya'nın Orta Doğu'daki barış sürecine katkıda bulunma çabalarıyla doğrudan ilişkili olarak değerlendiriliyor.
İki Devletli Çözüm ve Uluslararası Destek
İmzacılar, Almanya'nın, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin izlediği yolu takip ederek iki devletli çözümü hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı'na (UNRWA) mali desteğin artırılması, Gazze'deki BM çalışanları ve gazetecilerin korunmasına yönelik çabaların güçlendirilmesi gerektiği de vurgulandı.
Bu çağrılar, Almanya'nın Orta Doğu'daki tutumunu gözden geçirmesi ve uluslararası hukuk çerçevesinde daha adil bir yaklaşım benimsemesi gerektiği yönündeki artan baskının bir yansıması olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, Almanya'nın gelecekteki politikalarının, bölgedeki barış ve istikrar açısından önemli sonuçlar doğurması bekleniyor.
