Tarımda toprak ve yaprak parazitleriyle mücadelede kullanılan fipronilin haşere öldürücü bir madde olduğunu, kedi ve köpeklerin, bit, pire ve kene gibi böcekleriyle mücadele etmek için bile kullanıldığını kaydeden uzmanlar, bu maddenin pek çok ülkede ruhsatlı ve yasal olduğunu hatırlatıyor. 1996 yılında ilk kez Amerika Birleşik Devletleri'nde ruhsatlandırılan bu maddenin kedi ve köpek dışında kullanılmasının mevzuat gereği kullanılmasının yasak olduğunu da hatırlatmakta fayda var.

Karınca, hamamböcekleri veya termitlerle mücadelede de bitkileri korumak amacıyla da bu maddeye başvurulduğunun üzerinde duran uzmanlar, gıda hazırlığında veya hayvancılıkta asla bu maddenin kullanılmaması gerektiğini işaret ediyor.

Geçtiğimiz Ağustos ayında özellikle Avrupa'da yayılan 'zehirli yumurta krizi' işte tamda bundan kaynaklanıyor. Hollanda, Fransa, Almanya ve Belçika'da tespit edilen ve 20 ülkeye yayılan bu durum yumurtalardaki fipronil kalıntılarının varlığıyla kendini gösterdi. Uzmanlar bu durumun yani fipronilin yumurtalarda saptanmasının doğruda hayvanlara yönelik kullanılmasıyla oluşmadığını, dezenfektan olarak kullanılan maddelerle etkileşim içindeyken yaşandığını iddia ediyor.

Özellikle böceklerde toksik etkisi yüksek olan fipronilinin petlerde ve insanlarla kıyaslandığında sinir sisteminde yinede etkileşim sağlayabileceğini de hatırlatmakta fayda var.

Uzmanlar insanların bu maddeyle etkileşiminin deri yoluyla, göz ile, solunum ile veya sindirim yoluyla yaşayabileceğini belirtiyor.

Deriye teması halinde hafifte olsa tahrişe, terleme, mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı, baş dönmesi, güçsüzlük ve nöbetlere yol açabileceğini vurgulayan uzmanlar, bu durumun hafif olması halinde hiçbir tedaviye ihtiyaç duymadan geçeceğini ancak uzun süreli temaslarda karaciğer, böbrek ve tiroid bezi hasarına sebebiyet vereceğini kaydediyor.