Antalya'nın Kepez ilçesinde, 8 yıl önce öğrencilere cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan öğretmen Mahmut Aydın Köksar hakkında verilen yeni hüküm, toplumda büyük bir infial yarattı. Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Köksar'ın 19 çocuğa yönelik 'nitelikli cinsel istismar' suçunu işlediğine karar vererek toplamda 500 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, sanığın cezasında herhangi bir indirim uygulamadan, suçu işlediği çocuk sayısına göre ayrı ayrı ceza verilmesine hükmetti.
Davanın Geçmişi ve Yargılama Süreci
Mahmut Aydın Köksar, daha önce 27 çocuğa karşı 'nitelikli cinsel istismar' suçlamasıyla yargılanmış ve toplam 636 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak, dosyanın istinaftan dönmesi ve 6 çocuğun raporlarının eksikliği gibi sebeplerle Yargıtay 9. Ceza Dairesi, verilen mahkumiyet hükmünü bozdu. Yargıtay, hukuka aykırılıklar ve delil yetersizliği nedeniyle kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi.
Yargılama Sürecinde Gelişmeler
Bozma kararının ardından, Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geri dönen dosya, 6 çocuğun yargılamasıyla birleştirildi. Yapılan yeniden değerlendirmeler sonucunda, sanığın daha önceki ifadeleri doğrultusunda, 19 çocuğa yönelik 'nitelikli cinsel istismar' suçundan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği belirlendi. Bu süreçte, mahkeme heyeti Köksar'a uygulanan cezada herhangi bir indirim yapılmasına gerek olmadığını ifade etti.
Toplumsal Tepkiler ve Eğitim Kurumlarına Etkisi
Bu dava, eğitim kurumlarında güvenlik ve çocukların korunması konularında ciddi bir tartışma başlattı. Cinsel istismar iddiaları, özellikle eğitim sisteminde güvenilirlik sorunlarını gündeme getirirken, eğitimcilerin denetim süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Mahmut Aydın Köksar'ın öğretmenlikten men edilmesi de, bu tür vakaların eğitim camiasında oluşturduğu endişeyi artırmakta.
Mahkeme kararının ardından, mağdur aileler ve toplumsal kuruluşlar, çocukların korunması için daha etkin yasaların ve uygulamaların gerekliliğini dile getirmeye devam ediyor. Bu tür davaların, toplumda cinsellikle ilgili tabuların yıkılması ve eğitim alanındaki güvenin yeniden tesis edilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.