Soğuk algınlığı yani halk arasında nezle olarak bilinen hastalığın çeşitli virüsler nedeniyle ortaya çıktığını ve üst solunum yollarında bazı yakınmalarla seyreden hafif seyirli bir hastalık olduğunu belirten uzmanlar, hemen hemen herkesin yılda en az bir iki kez soğuk algınlığı geçirdiğini ifade ediyor. Daha çok mevsim dönüşlerinde ani sıcaklık değişiklikleri sebebiyle soğuk algınlığının görülme sıklığının arttığını kaydeden uzmanlar, bu dönemde kapalı mekanlarda daha fazla zaman geçirilmesinin, güneş ışınlarından daha az yararlanılmasının ve kötü havalandırma koşullarının enfeksiyonların yayılma hızını tetiklediğini işaret ediyor. Soğuk algınlığına yakalanmanın yaş ve cinsiyetle hiçbir ilgisi olmadığının da altını çizen uzmanlar, çocuklarda erişkinlere oranla sadece daha fazla bir hassasiyet söz konusu olduğunu hatırlatıyor. Soğuk algınlığının en fazla 7 – 10 gün içinde, tedavi edilmesine gerek duyulmadan kendiliğinden geçtiğini belirten uzmanlar, sinüzit, orta kulak iltihabı ve zatürre gibi komplikasyonlara neden olan soğuk algınlığının ise tedavisinin gerektiğini ve uzun sürebileceğini paylaşıyor. Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotik tedavisine gerek bulunmadığını vurgulayan uzmanlar, belirtilere yönelik tedavi uygulamanın, baş ağrısı, kırıklık ve ateş için ağrı kesici ateş düşürücülere yönelmenin gerektiğini belirtiyor. Ayrıca yine soğuk algınlığının belirtilerine yönelik burnu tuzlu suyla yıkamak ve C vitamininden zengin besinleri bol tüketmek de soğuk algınlığında sıkça yararlanılan yöntemler arasında yer aldığını hatırlatmakta fayda var. Burun tıkanıklığını giderici spreyler ya da burun damlaları da tedavide etkili oluyor. İstirahat edilmesi ve stresten uzak durulması, vücut direncinin yeniden kazanılması için son derece önemli. Sinüzit, orta kulak iltihabı ve zatürre gibi ciddi komplikasyonlara da yol açabilen soğuk algınlığında, bir hafta geçmesine rağmen iyileşme olmadığı ve şikayetlerin şiddetlendiği fark edildiğinde mutlaka bir uzmana başvurulmalı.