Özellikle cildimizde kılcal damarlardan dışarıya kırmızı kürelerin sızmasıyla meydana gelen koyu kırmızı veya bordo renkli milimetrik, geniş yüzeyleri kaplayıcı lekelerin asla göz ardı edilmemesini tavsiye eden uzmanlar, bu lekelerin kan sulandırıcı ilaçların yan etkisiyle, enfeksiyonlar nedeniyle veya romatizmal hastalıklar kökenli ortaya çıkabileceğini hatırlatıyor.

Bunların dışında lekelerin beyin zarı iltihabı yani menenjitte, kırım kongo kanamalı ateşinde ve çeşitli mikropların kana karışması gibi yaşamı tehdit eden enfeksiyonlarda da bazen ilk belirti olarak ortaya çıkabildiği uyarısında bulunan uzmanlar, işte bu gibi hastalıklarda erken tanının hayat kurtarıcı olduğunu savunuyor.

Uzmanlar deriden kabarık bir özellik göstermesinin damar iltihabının da habercisi olabileceğini dile getiriyor ve bu durumun yalnızca deriyi değil, bağırsaklar, böbrekler ve karaciğer gibi sistemleri de etkileyebildiği için biyopsi yapılarak hastalığın yaygınlığı saptandıktan sonra hızla tedaviye başlanması gerektiğini hatırlattığını belirtiyor.

Ağız mukozasında tekrar eden, ağrılı, beyaz, 3-10 mm çaplarında yaralar olan aftlar başlangıçta küçük kırmızı veya saydam kabarcıklar şeklinde ortaya çıkıyor.

Sıklıkla, dilde, yanak ve dudak mukozasında gelişen aftlar saatler içinde açılıyor ve ülser oluşuyor. Aftların önemli sistemik hastalıkların sinsi habercisi olabileceğine işaret uzmanlar ülseratif kolit, Crohn ve çölyak hastalığı gibimide – bağırsak sistemi hastalıklarında aftlar çok sık görüldüğünü ifade ediyor.

Behçet hastalığında da aftlar öncü bulgu olarak ortaya çıkabiliyor. Demir eksikliği ve vitamin B12 eksikliği de aftlara yol açan ve sık rastlanan sebeplerden. Bunların yanı sıra AIDS geliştiğinde zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak çok önemli. Çünkü tedavi nedene yönelik olarak farklılık gösteriyor ve bu nedenleri kan testleriyle açıklığa kavuşturmak mümkün.