Yaklaşık iki hafta önce TÜRSAB tarafından düzenen "BİZ HAZIRIZ" sloganlı toplantıya katıldım.

Pandemi dönemi ve korunma yöntemleri üzerine turizmin her kolundan temsilcilerin katıldığı kalabalık bir toplantı idi.

Başta otelciler olmak üzere ulaşım sektöründen, gastronomi, eğlence, restoran, cafe ve buna benzer toplu kullanım yapılan işletmelerde alınması gereken ve alınan güvenlik önlemlerinin geniş bir şekilde anlatıldığı, tartışıldığı son derece önemli bir konuya ev sahipliği yaptı.

Halk sağlığı uzmanlarının detaylı olarak sunum yaptığı bu toplantıda hepimizin bilmesi gereken temel bilgi ve güncel havadisleri dinledik.

Benim en çok ilgimi havayollarında alınan pandemi tedbirleri ve uygulamaları çekti.

Özel bir havayolu şirketinin CEO'su Mehmet Nane, bu dönemde uçaklarda yolcular için alınan sağlık tedbirlerini en ince ayrıntısına kadar anlattı.

Uçaklara yolcular alınmadan önce kabin personeli tarafından ellerindeki cihazlarla yolcuların ateşlerinin ölçüldüğünü, sonra yerlerine oturtulduğunu öğrendik. Ayrıca kabin içinde solunan havanın son derece kaliteli hava filtrelerinden geçirildiğini, mikron ölçüsünde partiküllerin dahi süzüldüğünü, hatta kabin içinde solunan havanın bin ikiyüz santigradlık motor ısısından geçtiği için son derece güvenli olduğuna dair bilgileri bizimle paylaştı.

Uçağın içindeki havalandırmanın, yukardan aşağıya doğru yapıldığını ve yanyana, dipdibe oturan yüzü maskeli yolcuların hiç bir riske girmeyeceğinin özellikle altını çizdi.

İçimizi oldukça ferahlatan bu konuşmadan sonra en güvenilir ulaşım yolunun hava yolu olduğuna kanaat getirdik. Hakikaten anlatılanlara baktığımızda yüksek kriterlere sahip ameliyathanelerde bulunan, sağlık güvenlik tedbirlerinin mükemmel bir şekilde havayollarında da uygulandığını öğrendik.

Ancak önceki gün kardeşimin karantina altına alındığını öğrendiğimde zihnim allak bullak oldu.

Kardeşim Adana'dan, İstanbul'a, yukarda anlattığım toplantıda dikkatle dinlediğimiz CEO'luğunu Mehmet Nane'nin yaptığı bu özel havayolu şirketinin uçağı ile seyahat etmiş.

Seyahat''den üç gün sonra telefonla aranmış ve gelmiş oldukları uçakta bir covid 19 vakası çıktığı için bütün yolcuların karantina altına alınma kararı verildiği bildirilmiş.

Yolcuların kendilerini karantina altına almaları istenmiş. Kardeşim'de kendini bulunduğu yerde bir odada on dört günlük karantinaya almış. Kardeşim telefonda. "Bende hiç bir belirti yok. Gayet iyiyim, ancak uçakta gelirken arka koltuklardan bir kişinin öksürdüğünü duyuyorduk, güvenli bir ortamda seyahat ettiğimiz düşüncesi ile ben fazla kafaya takmadım" diyordu.

Tabii benim aklıma hemen İstanbul'da düzenen "BİZ HAZIRIZ" sloganlı toplantıda yapılan konuşmalar geldi. Özel hava yolları CEO'sunun şirketinde böyle bir üzücü hadisenin yaşanması, bende acaba uçaklarla yapılan ulaşım, bu dönemde ne kadar güvenli sorunu zihnime getirdi.

Özel havayolu şirketinin CEO'su Mehmet Nane'nin balllandıra ballandıra anlattığı ve içimizi rahatlatan ifadelerden sonra karşımıza çıkan bu durum bende yaşananların hiçde anlatıldığı gibi olmadığı fikrini uyandırdı.

Evet neyi eksik yapıyorlar da bu hastalık uçakla taşınmaya başlandı.

Öyle ya maddenin en küçük boyutu olan mikron seviyesinde partiküleri süzen bir havalandırma filtresinin çalışmasına rağmen, olağanüstü temiz solunum ortamında bulaşıcı özelliğe sahip covid19 virüsü böylesine bir risk oluşturur.

Virüs bulaşmış hatta öksüre öksüre yolculuk yapan bu insan uçağa nasıl binmiş?

Hani güvenlik tedbirleri, hani ateş ölçüm cihazları, hani HES kodları, NASIL YANİ? sorusunu akla getirmiyormu sizce.

Hayır beyler bayanlar, iddia ettiğiniz gibi "SİZ HAZIR DEĞİLSİNİZ".

Turizm işi yapan bütün sektörlerin bu konuya daha çok kulak vermesi gerekiyor. İnşallah karantina süresi sonrasında kimse ciddi bir problemle karşılaşmaz ve ailelerine, çevrelerine yaşattıkları bu üzüntü ve endişe çabucak yok olur. Aldığınızı iddia ettiğiniz tedbirler demek ki yeterli gelmemiş olacak ki, bugün o seferdeki uçak yolcularının tamamı karantınaya alınmış.

Bir vatandaş olarak bu tip haberleri duymak istemiyorum. Herkes işini doğru yapmak zorunda.

Sağlık Bakanlığının yönergelerini harfiyen tatbik etmek mecburiyeti var.

Maske, sosyal mesafe ve hijyen kavramlarını artık tartışma konusu bile yapmadan uygalamalıyız. Vaka sayısının artması bu işin ciddiyetinin kesinlikle anlaşılamadığının göstergesi değilmi?

Artık eğlencenizden, düğününüzden bayramınızda feragat etmelisiniz.

Okullar açılıyor.

Çocuklarımızı çok daha iyi bir şekilde eğitmemiz gerekiyor. Tehlike daha çok büyüyor. Bu virüsün aşısı bulunana kadar kabusla yatıp, kabusla kalkmaya alışmaktan başka yol yok.

Başta bu hastalıkla mücadele eden sağlık personeli olmak üzere Allah cümlemizin yardımcısı olsun.

Bıkmadan usanmadan yeniden hatırlatalım.

Maske+sosyal mesafe+hijyen (TEMİZLİK)